28 Mart 2013 Perşembe

BBC TÜRKÇE: NEWROZ ÖNCESİ FIRAT ANLI İLE SOHBET

-->
FIRAT ANLI : BİR KÜRT OLARAK SORUYORUM BANA NE VAADEDİYORSUNUZ?

Kumru Başer, Diyarbakır, BBC Türkçe
20/03/2013 



Newroz parkında yapılacak büyük kutlamaya saatler kala BDP il örgütünde büyük organizasyonun son rötuşları yapılıyor.

Kalabalıklaşan kentteki sohbetler ise ille de gelip Öcalan’ın nasıl bir mesaj yollayacağına ve “süreç”in nasıl gelişebileceğine dair tahmin ve beklentilere dayanıyor.

Bu tartışmalarda sürece dair en çok sorulan bazı soruları, 2004 yılında, Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi belediye başkanlığına seçildiği sıralarda tanıdığım tecrübeli Kürt politikacı Fırat Anlı’ya yöneltme fırsatı buldum.

Tahliyeler başladı mı?

Anlı, 2009 yılındaki bir KCK operasyonunda tutuklandı ve üç yıl üç ayını cezaevinde geçirdikten sonra  geçen ay tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.

Cezaevlerinde tam olarak kaç  Kürt siyasetçi olduğu konusunda çok farklı sayılar veriliyor ama kendisi de avukat olan Anlı “Tahminim 5 bin civarında. Son 5 yıl içinde tutuklanmış legal, demokratik sahada çalışanlar bunlar. PKK’li tutukluları da katarsak 7bin 500’lere geliniyor ” diyor.

Acaba kendisininki de dahil son bir kaç ay içinde gerçekleşen tahliyeler barış sürecinin parçası olarak görülebilir mi?

Anlı bunu söyleyebilmek için erken olduğu görüşünde.

“Üç yıl üç ay tuttuktan sonra koşullarda değişen bir şey yokken, ‘sizi serbest bıraktık’ diyorlar. Demek ki bir irade var. Tesadüf değil  Ama her mahkemede tahliye çıkacak diye bir duygu yok bende.  Sürecin gelişimine paralel gidiyor. Nisan-Mayıs ayına gelindiğinde sistematik olup olmadığı anlaşılır.”

Süreç varsa niye operasyon? 

Diyarbakır sohbetlerinde çok sık dile getirilen sorulardan biri bu.

Acaba bu sağ kamuoyunu yatıştırmaya yönelik bir taktik olabilir mi? Anlı’ya göre “hayır”.

“Bu teze çok itibar etmiyorum. Devletin klasik refleksidir. Barış masasına oturduğu zaman bile karşı tarafa nasıl zarar veririm duygusuyla bakıyor. Kandil bombalanması için ‘Karakol basılacaktı önlem aldık dediler. Belki böyledir. Ama kürtlerin böyle olduğuna inanmasını beklememek lazım.”

‘İmralı’ya gidenleri suçlayabilirler’

Fırat Anlı 2009 yılında yaşananların, bir çok Kürtte kuşku yarattığını vurguluyor.

“2009’da cumhurbaşkanı ‘iyi şeyler olacak’ dedi ve Eylül’de bir süreç başladı. Gelin. bu süreçte olmalısınız’ dediler. Biz de inandık geldik. Sonra fatura bize çıktı.

“Bu sefer adaya giden milletvekilleri sıkıntı yaşar. Yarın Ahmet Türk’e ‘Sen niye adaya gittin?’ diyebilirler. Hakan Fidan’ın peşine düşmediler mi? Ak Parti samimiyet testini geçebilmiş bir parti değil. Başbakanın kendisi de sıkışınca ‘Cemaat yapıyor, ya da devlet bu konuda hemfikir değil diyor. “

“Kime güveneceksiniz? Devlet dediğiniz kimdir? İşler terse gidince muhatap bulamıyorsunuz. Cemaatin kendisi diyor ki , ‘İnanın biz değiliz.’ Aynı söylemi Ak Parti de kullanıyor. O zaman ‘ikisi birlikte yapmıştır’ diye düşünüyorsunuz. Tek mantıklı açıklaması o”.

Umut veren ne var?

Ama Anlı’ya göre son dönem farklı olan bir nokta var.

Hükümetin bir süredir “Devletin birimleri arasında bir koordinasyon sorunu yok” vurgusu yapmasını önemli görüyor.

“Bu kendini bağlayan bir söylemdir. Yarın aksini söyleyemez. Emniyet mit bizi dinlemedi diyemez” diyor.

Fırat Anlı, bütün belirsizliklere rağmen, milletvekillerinin İmrali’ya gitmiş olmasını da önemli buluyor.

‘Hükümet projesini açıklanmalı’

Anlı’nın güven inşası için hükümetten beklentileri arasında, BDP’nin güçlendirilmesi için cezaevlerindeki binlerce partilinin serbest bırakılması ve parlamentonun süreci destekleyici çalışmalara başlaması var.

Ama hepsinden önemlisi, biran önce yürütülen görüşmelerin içeriği ve hükümetin planları konusunda şeffaflığın sağlanmasını istiyor.

“Şu ana kadar sadece işin silahlı boyutu konuşuldu” diyen Anlı, “Birebir bütün ayrıntıları değil ama ana hatların kamuoyuyla paylaşılması lazım” diyor.  

“Hükümet ne yapacak? Bir Kürt insanı olarak soruyorum. Bana ne vadediyorsunuz?  Eyalet sistemi mi , özerklik mi, federasyon mu, kültürel özerklik mi, yoksa Avrupa Birliği yerel özerklik şartını yeterli mi görüyorsunuz?”
Anlı, böyle bir aleniyetin, sürece ilişkin Kürt ve Türk kamuoylarındaki farklı kuşkuların giderilmesi açısından da şart olduğunu söylüyor:

‘Soldan gelen kuşkular incitiyor’

Anlı soldan gelen “Barış süreci demokrasi yanlısı güçlerin aleyhine mi işleyecek?” türünden kaygıların ise, Kürtlere haksızlık olduğunu düşünüyor.

Öcalan’ın da hep yazdıkları, söyledikleri hatta son açıklamalarıyla hep Türklere de hitabetmeye, PKK’yi Türkiyelileştirmeye çalıştığının unutulmaması gerektiğini söylüyor.

“Kürtler bu konuda rüştünü ispat ettiler. Biz hiç pragmatist ‘Aman kendimizi kurtaralım da gerisi bizi ilgilendirmez’ yaklaşımında olmadık.

“Bu güvensizlik bizi incitiyor onu söyliyeyim. Çok sık rastladığımız bir suçlama. ‘Siz bir diktatörle anlaşıp kendinizi kurtarıp bizi unutacaksız’ diyorlar. Asla böyle bir şey yok. Demokrasi, emek, çevre, insan hakları ve cinsiyet özgürlüğü mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz.”

Öcalan’a itiraz eden olur mu? 

Öcalan’dan gelecek yol haritası karşısında Kürt hareketi bir bütün olarak durabilecek mi, yoksa çatlaklar çıkabilir mi?

Fırat Anlı, Öcalan’ın karizması ve etkisinin küçümsenmemesi gerektiği görüşünde.

“Gerek PKK, gerek halk üzerinde inanılmaz bir etkisi var. Geçmişte de böyle beklenmedik zamanlarda beklenmedik çıkışları olmuştu. İlk etapta bir şok dalgası yaşansa bile süreç içersinde uyum oluyordu.

“Çatlak yarık olmayacak. Görebildiğim kadarıyla cezaevinde de, dışarda da, dağdakilerin, KCK yürütme konseyinin açıklamalarına bakıyoruz. Uyulacağı söyleniyor ve uyulur. Ama zorlanır açık söyleyeyim, çünkü hükümete devlete çok ciddi bir güvensizlik var.”

Anlı, ayrıca ölümü göze alarak dağlara çıkmaya karar vermiş insanların, normal yaşama dönebilmesinin de kolay olmayacağını hatırlatıyor.  






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder