FIRAT ANLI : BİR
KÜRT OLARAK SORUYORUM BANA NE VAADEDİYORSUNUZ?
Kumru Başer,
Diyarbakır, BBC Türkçe
20/03/2013
Newroz parkında yapılacak büyük kutlamaya saatler kala
BDP il örgütünde büyük organizasyonun son rötuşları yapılıyor.
Kalabalıklaşan kentteki sohbetler ise ille de gelip
Öcalan’ın nasıl bir mesaj yollayacağına ve “süreç”in nasıl gelişebileceğine
dair tahmin ve beklentilere dayanıyor.
Bu tartışmalarda sürece dair en çok sorulan bazı
soruları, 2004 yılında, Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi belediye başkanlığına
seçildiği sıralarda tanıdığım tecrübeli Kürt politikacı Fırat Anlı’ya yöneltme
fırsatı buldum.
Tahliyeler
başladı mı?
Anlı, 2009 yılındaki bir KCK operasyonunda tutuklandı ve üç
yıl üç ayını cezaevinde geçirdikten sonra
geçen ay tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.
Cezaevlerinde tam olarak kaç Kürt siyasetçi olduğu konusunda çok farklı
sayılar veriliyor ama kendisi de avukat olan Anlı “Tahminim 5 bin civarında.
Son 5 yıl içinde tutuklanmış legal, demokratik sahada çalışanlar bunlar. PKK’li
tutukluları da katarsak 7bin 500’lere geliniyor ” diyor.
Acaba kendisininki de dahil son bir kaç ay içinde
gerçekleşen tahliyeler barış sürecinin parçası olarak görülebilir mi?
Anlı bunu söyleyebilmek için erken olduğu görüşünde.
“Üç yıl üç ay tuttuktan sonra koşullarda değişen bir şey
yokken, ‘sizi serbest bıraktık’ diyorlar. Demek ki bir irade var. Tesadüf
değil Ama her mahkemede tahliye çıkacak
diye bir duygu yok bende. Sürecin gelişimine
paralel gidiyor. Nisan-Mayıs ayına gelindiğinde sistematik olup olmadığı
anlaşılır.”
Süreç varsa
niye operasyon?
Diyarbakır sohbetlerinde çok sık dile getirilen
sorulardan biri bu.
Acaba bu sağ kamuoyunu yatıştırmaya yönelik bir taktik
olabilir mi? Anlı’ya göre “hayır”.
“Bu teze çok itibar etmiyorum. Devletin klasik
refleksidir. Barış masasına oturduğu zaman bile karşı tarafa nasıl zarar
veririm duygusuyla bakıyor. Kandil bombalanması için ‘Karakol basılacaktı önlem
aldık dediler. Belki böyledir. Ama kürtlerin böyle olduğuna inanmasını
beklememek lazım.”
‘İmralı’ya
gidenleri suçlayabilirler’
Fırat Anlı 2009 yılında yaşananların, bir çok Kürtte
kuşku yarattığını vurguluyor.
“2009’da cumhurbaşkanı ‘iyi şeyler olacak’ dedi ve
Eylül’de bir süreç başladı. Gelin. bu süreçte olmalısınız’ dediler. Biz de
inandık geldik. Sonra fatura bize çıktı.
“Bu sefer adaya giden milletvekilleri sıkıntı yaşar.
Yarın Ahmet Türk’e ‘Sen niye adaya gittin?’ diyebilirler. Hakan Fidan’ın peşine
düşmediler mi? Ak Parti samimiyet testini geçebilmiş bir parti değil.
Başbakanın kendisi de sıkışınca ‘Cemaat yapıyor, ya da devlet bu konuda
hemfikir değil diyor. “
“Kime güveneceksiniz? Devlet dediğiniz kimdir? İşler
terse gidince muhatap bulamıyorsunuz. Cemaatin kendisi diyor ki , ‘İnanın biz
değiliz.’ Aynı söylemi Ak Parti de kullanıyor. O zaman ‘ikisi birlikte
yapmıştır’ diye düşünüyorsunuz. Tek mantıklı açıklaması o”.
Umut veren ne
var?
Ama Anlı’ya göre son dönem farklı olan bir nokta var.
Hükümetin bir süredir “Devletin birimleri arasında bir koordinasyon
sorunu yok” vurgusu yapmasını önemli görüyor.
“Bu kendini bağlayan bir söylemdir. Yarın aksini
söyleyemez. Emniyet mit bizi dinlemedi diyemez” diyor.
Fırat Anlı, bütün belirsizliklere rağmen,
milletvekillerinin İmrali’ya gitmiş olmasını da önemli buluyor.
‘Hükümet
projesini açıklanmalı’
Anlı’nın güven inşası için hükümetten beklentileri
arasında, BDP’nin güçlendirilmesi için cezaevlerindeki binlerce partilinin serbest
bırakılması ve parlamentonun süreci destekleyici çalışmalara başlaması var.
Ama hepsinden önemlisi, biran önce yürütülen görüşmelerin
içeriği ve hükümetin planları konusunda şeffaflığın sağlanmasını istiyor.
“Şu ana kadar sadece işin silahlı boyutu konuşuldu” diyen
Anlı, “Birebir bütün ayrıntıları değil ama ana hatların kamuoyuyla paylaşılması
lazım” diyor.
“Hükümet ne yapacak? Bir Kürt insanı olarak soruyorum.
Bana ne vadediyorsunuz? Eyalet sistemi
mi , özerklik mi, federasyon mu, kültürel özerklik mi, yoksa Avrupa Birliği yerel
özerklik şartını yeterli mi görüyorsunuz?”
Anlı, böyle bir aleniyetin, sürece ilişkin Kürt ve Türk
kamuoylarındaki farklı kuşkuların giderilmesi açısından da şart olduğunu
söylüyor:
‘Soldan gelen
kuşkular incitiyor’
Anlı soldan gelen “Barış süreci demokrasi yanlısı
güçlerin aleyhine mi işleyecek?” türünden kaygıların ise, Kürtlere haksızlık
olduğunu düşünüyor.
Öcalan’ın da hep yazdıkları, söyledikleri hatta son
açıklamalarıyla hep Türklere de hitabetmeye, PKK’yi Türkiyelileştirmeye
çalıştığının unutulmaması gerektiğini söylüyor.
“Kürtler bu konuda rüştünü ispat ettiler. Biz hiç pragmatist
‘Aman kendimizi kurtaralım da gerisi bizi ilgilendirmez’ yaklaşımında olmadık.
“Bu güvensizlik bizi incitiyor onu söyliyeyim. Çok sık rastladığımız
bir suçlama. ‘Siz bir diktatörle anlaşıp kendinizi kurtarıp bizi unutacaksız’
diyorlar. Asla böyle bir şey yok. Demokrasi, emek, çevre, insan hakları ve cinsiyet
özgürlüğü mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz.”
Öcalan’a itiraz
eden olur mu?
Öcalan’dan gelecek yol haritası karşısında Kürt hareketi
bir bütün olarak durabilecek mi, yoksa çatlaklar çıkabilir mi?
Fırat Anlı, Öcalan’ın karizması ve etkisinin
küçümsenmemesi gerektiği görüşünde.
“Gerek PKK, gerek halk üzerinde inanılmaz bir etkisi var.
Geçmişte de böyle beklenmedik zamanlarda beklenmedik çıkışları olmuştu. İlk
etapta bir şok dalgası yaşansa bile süreç içersinde uyum oluyordu.
“Çatlak yarık olmayacak. Görebildiğim kadarıyla
cezaevinde de, dışarda da, dağdakilerin, KCK yürütme konseyinin açıklamalarına
bakıyoruz. Uyulacağı söyleniyor ve uyulur. Ama zorlanır açık söyleyeyim, çünkü
hükümete devlete çok ciddi bir güvensizlik var.”
Anlı, ayrıca ölümü göze alarak dağlara çıkmaya karar
vermiş insanların, normal yaşama dönebilmesinin de kolay olmayacağını
hatırlatıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder